18 Ekim 2011 Salı

amaçsızlık

36lık tek kırma tüfeği bırakıp, 12lik profesyonel yarı otomatik tüfeği aldım elime. uzun bir dağ yürüyüşünden sonra ovaya ulaştım. ve atış alanımdı burası benim. yerde sürü halinde duran kuşlar ilgimi çekmiyordu. antrenman yapmak için ordaydım ve uçan kuşu hedef alıp tüfeği patlattığımda, kuşun kanadının kapanışını, uçak gibi yere çakılışını izlemek hoşuma gidiyordu. çünkü yok eden bendim. kendimi geliştirmek adına vurduğum kuşları belli bir yere topladıktan sonra, keklik avlamak için o bölgeden uzaklaştım. gökyüzüne baktığımda 4 karganın kendilerine eksen oluşturarak ve halka çizerek aşağıya, benim kuşları topladığım yere inmeye başladıklarını gördüm. tüfeğin sesi yeterdi onları dağıtmama ama yapmadım. zaten o diğer kuşları amaçsızca öldürmüştüm aslında. kendimi, cansız cisimleri havaya atıp onları patlatarak da geliştirebilirdim. o kısmı tamamen bahane. bu amaçsızlık olarak görünen şeyin içindeki sadece dürtü. canlı, kendi halinde hareket eden bir şeyin varlığını sonlandırmak. dünyadan bir fazlalık atmış gibi hissetmek. sanki kendi bölgemin alanını genişletmek istiyormuşum gibi düşünülebilir. gayet şehre inip fast food falan tıkınabilecek seviyede bir varlık olmama rağmen, tüm ilkel dürtülerimle ordaydım. ve kargaların benim vurduğum kuşları yemesine izin verdim. bu amaçsızlığım bile, hayvanseverlerin beni görselerdi "vahşet" olarak adlandıracakları bu şey bile, doğanın dengesi ve sürekliliği için bir adım olmuştu. kargalar... para ödemeden yemek yediler. daha ne yapayım lan?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder