18 Ekim 2011 Salı

kaydedilmiş iç ses [1]


yanlışlıkla yaktığım sigaraların toplamı, dalgınlığıma eşitti. ve dalgınlığım da, varlığımın farkında olmadığım anlara eşitti. yani o sigaraları ben içmedim, ama içmiş sayıldım. bilincim mi içgüdülerimin kurbanı, yoksa içgüdülerim mi bilincime aldırmak istemiyordu? arada bedenim kaynıyor. içmediğim sigaraları içmiş, sevmediklerime boşalmış sayılıyordum. birkaç farklı kulvardan oluşan tek yapılı canlıyım ama içimdeki farklı kulvarlara bağlı isteklerin her biri kendi çıkarı için uğraşıyor. bazen işbirliği de yapıyorlar. içgüdüm becermek istediğini seçiyor ve bilincim evi tarif ediyor. bedenim de boşalıyor. ama bilinç sevmek gibi bir zorundalığa ihtiyaç duyarsa sakatlanıyor ve diğer kulvarlar ne yapacaklarını şaşırıyor. işte bunun adı kontrolsüzlüktü. bir makina olsaydım kısa devre derlerdi. aynı şekilde içgüdü öfkeye kapıldığında, bilinci kapatıp bedenle işbirliği yapıyor ve yok etmek için tüm gücüyle saldırıyor. dünyanın içinde bir dünya daha var ve anladığım kadarıyla sadece boşaldığımda kendim olabiliyorum, ya da ona benzer anlarda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder